22 Temmuz 2015 Çarşamba
Efsane Üçlemesi-Marie Lu
Herkese merhaba. :) Bugün her zamankinin aksine tek kitap yerine seri incelemesi yapacağım. Efsane Üçlemesine ilk başladığımda niyetim kitapları tek tek incelemekti ama daha sonrasında seri incelemesinin daha mantıklı olacağını düşündüm. Neyse, kitapları art arda okudum. 6 gün gibi kısa bir sürede bitirdim seriyi. Her kitabı 2 günde okumuşum, performansım idare eder. Seri hakkında yorumuma geçmeden önce kitabın tasarımı hakkında birkaç şey söylemek istiyorum.
Ben kitapların kapak tasarımlarına, ciltlerine hiç dikkat etmem. Hatta kitaplığımda kapağının nasıl olduğunu bilmediğim kitaplar vardır. Ancak Efsane Üçlemesinin kapaklarını aşırı seviyorum. O cildinin verdiği his çok değişik ve güzel. Ciltlerini çıkarınca da sol taraftaki gördüğünüz hali alıyor ve yine güzel. Kitapta Day'in bölümleri renkli mürekkeple yazılmış. Efsane'de sarı, Deha'da mavi, Şampiyon'da pembe. Kesin doğru olmayabilir, hatta mavi yeşile, pembe de kırmızıya dönüşebilir. Renkleri tam olarak ayırt edemiyorum. Ama bu mükemmel oldukları gerçeğini değiştirmiyor. Tasarım olarak mükemmel olsa da kitapta imla hatası çok fazlaydı. Çok fazla rahatsız etmese de daha dikkat edilebilirdi. İkinci baskıda bu durum düzeltilebilir.
Gelelim kitabımızın konusuna. Kitap gelecek zamanda geçiyor. Amerikan Birleşik Devletleri yıkılmış ve yerine Cumhuriyet denilen bir devlet kurulmuş. Aşırı baskıcı, sınıf ayrımı yapan, halkına değer vermeyen bir devlet.
Kitap iki kişinin ağzından anlatılıyor, Day ve June. Day fakir bir ailenin çocuğu. Devlete sürekli zarar veren, isyancı ruhlu on beş yaşındaki bir çocuk. Hatta ülkenin en çok aranan suçlusu. June ise üstün yetenekli, askeri dehaya sahip on beş yaşındaki bir çocuk. Day ne kadar isyancı bir kişiyse June tam tersi devletine bağlı, itaatkar bir kişi.Hatta seçmelerden 1500 tam puan almış tek kişi. Seçmeler ise devletin yaptığı bir sınav. Aldığınız puana göre üniversitelere yerleşiyorsunuz. June'nın anne ve babası yaşamıyor, abisiyle birlikte yaşıyor. Abisini adı Metias ve asker. Bir gün abisi öldürülüyor ve hikayemiz başlıyor. Abisinin ölümünden sonra June, Day'ın peşine düşüyor. Bundan sonra olacakları tahmin edebilirsiniz çünkü klasik bir olay örgüsü var.
Birinci kitaba başladığımda kitabı çok sevmiştim. Olayların gelişimi, karakterlerin farklı kişiliklerde olması, özellikle de yazarın cesur olması. Marie Lu Efsane'yi yazarken bir şeylerden çekinmeden güzelce yazmış. Ancak kalan iki kitapta bu cesaretini koruyamamış. Artık çok okunduğu için alacağı tepkilerden mi korkmuş nedendir bilmem ama son iki kitapta saçmalamış. İkinci kitapta saçma bir aşk üçgeni yaratmaya çalışmış. Bari öyle bir şeye kalkıştın niye devam etmiyorsun. Olayı birden sonlandırıyor. Son kitapta da önemli bir olayı o kadar aniden, saçma bir şekilde sonlandırıyor ki sinirden deli oldum. Belli ki okurlarının tepkisinden çekinmişsin ama bu kadar saçma bir şekilde mi bağlanır olay? Ayrıca son iki kitapta son 100 sayfaya kadar bir şey olmuyor. Mesela Zaman Çarkı'nda olaylar hep son 100 sayfada patlar ama ondan öncede bir hazırlık vardır ama burada içi boş muhabbetler, konuya yardımı olmayacak olaylar yaşanıyor.
Kitapta hoşuma gitmeyen bir diğer husus ise karakterlerin yaşları. 15 yaşında olmaları gerçekleştirecekleri olaylar için yeterli bir yaş mı sürekli düşündüm. Zaten yazarda bize kahramanların 15 yaşında olduğunu tam olarak hissettiremiyor. Yani o 15'i silip 18 deseydi kimse itiraz etmezdi. Yaş konusunda da ayrı bir mantık hatası var. Hatta defalarca kontrol ettim, bir yanlışlık yapmayayım diye ama yanlışlık yok. Kitap başladığında karakterlerimiz 15 yaşında, son kitapta ise 17 yaşındalar. Ancak son kitapta June bir bölümde Metias'ın ölümünden bu yana 289 gün geçti diyor. Bunlar 289 günde nasıl iki yaş büyüdü? Ya ben bir yeri kaçırıyorum ya da bu evrende gün kavramı bizimkinden çok farklı.
Kitapta iki anlatıcı olduğunu söylemiştim. Ben June bölümlerini daha çok sevdim. Bugüne kadar hep isyancıların gözünden bir şeyler okuduk ama bu sefer içeriden de olayların nasıl göründüğünün farkına vardık. Bu arada June'u sevmedim, Day daha iyi bir karakter olmuş.
Kısacası Marie Lu ilk kitapta ki cesaretini koruyabilseydi güzel bir seri olabilirdi ama son iki kitap yüzünden ortalamanın üstünde bir seri olabilir anca. Kitap hakkındaki yorumum bu kadar. Katılıp katılmadığınız noktaları aşağıya yazabilirsiniz. Okuduğunuz için teşekkürler, iyi günler. :)
16 Temmuz 2015 Perşembe
Kitap Alışverişi - Albi Kitap
Herkese merhaba. :) Bugün size yeni aldığım kitaplarımı tanıtacağım. Aynı zamanda yeni açılan bir kitap sitesini tanımış olacağız. Uzun zamandır açılmasını beklediğim bir siteydi Albi Kitap. Ancak ben köydeyken açıldığı için hemen alışveriş yapamadım. Gelince açıldığını görünce hemen siparişimi verdim. Pazar gecesi siparişimi verdim ve salı günü kargoya verildi, bugünde elimdeydi. Hız olarak beni gayet tatmin etti. Gelelim paketleme konusuna. Belkide bir kitap sitesinin en dikkat etmesi gereken konu paketlemedir. Ne kadar ucuz olursa olsun kitap hasarlı gelirse bizim için kötü olur. Neyseki Albi Kitap paketleme konusunda aşmış bir durumda. Fotoğraflarla birlikte incelememe başlıyorum.
Yukarıdaki gibi bir kutu içinde geldi kitaplarım. Gayet sağlam bir biçimde herhangi bir hasar almadan Malatya'ya ulaşmış. Asıl güzel taraf paketin içi.
Sol taraftaki aldığım kitaplar, sağ taraftaki ise sitenin hediye olarak yolladığı kitap.
Normalde kitaplar ya direk kutuda gelir yada baloncuklu poşete konulup gönderilir. Albi Kitap hem baloncuklu poşete koyup hemde yukarıda gördüğünüz yumuşak yapılı bir örtüyle kaplayıp yollamış. Hasar alma oranı sıfır gibi bir şey.
Yukarıdakiler ise sitenin yolladığı hediyeler. Hediyeler içinde teşekkür ederim. Sıra geldi asıl kitaplarımıza.
Ben siteden çok memnun kaldım. Bundan sonraki kitap alışverişlerimde önce Albi Kitap'a bakacağım. Okuduğunuz için teşekkür ederim. Bol okumalı günler dilerim.
15 Temmuz 2015 Çarşamba
Yolun Sonundaki Okyanus-Neil Gaiman
Herkese merhaba. :) Uzun zamandır buralarda yoktum ancak geçerli bir sebebim var. Köyde olduğumu için çalışmaktan kitap okuyamıyordum. Zaten yanımda kitapta götürmemiştim. İki gün önce eve dönünce tekrar kitaplarıma kavuştum ancak hemen okuyamadım. İki gün boyunca elimde Elanstris süründü ve başlayamadım. Sonrada köye gitmeden önce başlamayı düşündüğüm Yolun Sonundaki Okyanus'a başlamaya karar verdim. Kısa olması ve Neil Gaiman'ın mükemmel tarzı birleşince de hemencecik bitirdim.
Kitapta geçmişe dönük bir hikaye anlatılıyor. Kahramanımız eski evlerinin bulunduğu yere gidiyor ve orada yaşadıklarını hatırlamaya başlıyor. Başlarda kahraman büyük olacak diye tedirgin olmuştum ama geçmişe dönme ile kahramanımızın yaşı küçülüyor. Tedirgin olma sebebim ise Neil Gaiman'ın çocuk kahramanlarını çok sevmem. Bu adam kadar çocuk temasını güzel işleyenini görmedim. Kitaplardaki küçük, sevimli çocukların olması her zaman benim için artı bir rol oynadığı için Neil Gaiman'ın bu tür şeyler yazmasını seviyorum. Kahramanımızın hikayesine geri dönmeden neden isim belirtmediğimi söylemek istiyorum. Çünkü kahramanımızın bir ismi yok. Kitabı ismini öğrenemeden bitiriyoruz. Biraz garip gelse de okurken fark etmiyorsunuz bile. Kahramanımız geçmişe döndüğünde Hempstock ailesiyle tanışmasını hatırlıyor. Bu aile cidden çok garip. Normal insan diyemeyeceğimiz bir aile. Kahramanımızın bu aileyle yaşadığı maceralar anlatılıyor. Küçük bir çocuk için korkunç olabilecek maceralar bunlar.
Neil Gaiman'ın ilk olarak Mezarlık Kitabı'nı okuduğum için sürekli bir karşılaştırma içindeyim. Bu arada Ara Dünya'yı da okudum ancak yorum yazmak hiç içimden gelmedi. Neyse, Mezarlık Kitabı beni öyle bir etkiledi ki hep o seviyede bir kitap arıyorum. Yolun Sonundaki Okyanus tam olarak o seviyede olmasa da gerçekten çok sevdiğim bir kitap oldu. O çocuğun içtenliği, masumluğu, olayları kendi dünyasına göre yorumlaması çok güzel aktarılmış. Zaten Gaiman'ın diline söylenecek laf yok. Masalsı bir dili var ve sizi inanılmaz bir şekilde sürüklüyor.
Bu okuduğum üçüncü Neil Gaiman kitabı oldu. Yarın siparişlerim gelmez ise de devam etmeyi düşünüyorum. Hepinize okuduğunuz için teşekkür ederim. :)
Kitapta geçmişe dönük bir hikaye anlatılıyor. Kahramanımız eski evlerinin bulunduğu yere gidiyor ve orada yaşadıklarını hatırlamaya başlıyor. Başlarda kahraman büyük olacak diye tedirgin olmuştum ama geçmişe dönme ile kahramanımızın yaşı küçülüyor. Tedirgin olma sebebim ise Neil Gaiman'ın çocuk kahramanlarını çok sevmem. Bu adam kadar çocuk temasını güzel işleyenini görmedim. Kitaplardaki küçük, sevimli çocukların olması her zaman benim için artı bir rol oynadığı için Neil Gaiman'ın bu tür şeyler yazmasını seviyorum. Kahramanımızın hikayesine geri dönmeden neden isim belirtmediğimi söylemek istiyorum. Çünkü kahramanımızın bir ismi yok. Kitabı ismini öğrenemeden bitiriyoruz. Biraz garip gelse de okurken fark etmiyorsunuz bile. Kahramanımız geçmişe döndüğünde Hempstock ailesiyle tanışmasını hatırlıyor. Bu aile cidden çok garip. Normal insan diyemeyeceğimiz bir aile. Kahramanımızın bu aileyle yaşadığı maceralar anlatılıyor. Küçük bir çocuk için korkunç olabilecek maceralar bunlar.
Neil Gaiman'ın ilk olarak Mezarlık Kitabı'nı okuduğum için sürekli bir karşılaştırma içindeyim. Bu arada Ara Dünya'yı da okudum ancak yorum yazmak hiç içimden gelmedi. Neyse, Mezarlık Kitabı beni öyle bir etkiledi ki hep o seviyede bir kitap arıyorum. Yolun Sonundaki Okyanus tam olarak o seviyede olmasa da gerçekten çok sevdiğim bir kitap oldu. O çocuğun içtenliği, masumluğu, olayları kendi dünyasına göre yorumlaması çok güzel aktarılmış. Zaten Gaiman'ın diline söylenecek laf yok. Masalsı bir dili var ve sizi inanılmaz bir şekilde sürüklüyor.
Bu okuduğum üçüncü Neil Gaiman kitabı oldu. Yarın siparişlerim gelmez ise de devam etmeyi düşünüyorum. Hepinize okuduğunuz için teşekkür ederim. :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)